Pamfuliya ve Pamfuliyalılar

Antalya il sınırlarının önemli bir bölümü, HelenRoma çağlarında Pamphulia (=Pamfuliya) adıyla anılıyordu. Pamfuliya bölgesinin Klasik Çağda sahip olabileceği sınırlar tam anlaşılmış değildir.

M.Ö. 4. yüzyılda yaşamış Ps. Skulaks, Pamfuliya kentleri olarak Aspendos, Side ve Sulleion kentlerinin adlarını saydıktan sonra bölge sınırlarını Kibura Minor’dan (Alanya yakınlarındaki Güneyköy) Korakesion’a (Alanya) kadar uzatmakta, ancak Düden çayı, Magudos (Karpuzkaldıran), Perge (Aksu) ve Artemis Tapınağına kadar olan toprakları Lukiya’ya dâhil etmektedir. Bu Bölgenin batı sınırının Khelidonia (Kumluca) civarından başladığına yönelik bir gözlem vardır.

Tarihçi Livius, Pamfuliya-Lukiya sınırının Phaselis kenti olduğunu söylemiştir. Plinius Mela ise, Side ve Phaselis arasında kalan bölgeyi Pamfuliya olarak tanımlamıştır.Bugün daha alışılmış olan sınırların tanımı, tarihçi-coğrafyacı Strabon’a dayanmaktadır. Phaselis ve ondan sonra gelen Olbia kentinden Korakesion’a kadar olan toprakların Pamfuliya olduğunu ifade etmiştir. Doğudaki en uç sınırın Silifke yakınlarındaki Suedra kentine kadar uzandığı da düşünülmektedir. Ptolemaeus Claudius, bu kentin bir Pamfuliya kenti olduğunu yazmıştır.

Alıntı yapılan kaynaklardan da anlaşıldığı üzere Pamfuliya bölgesinin sınırları bir belirsizlik göstermektedir. Roma İmparatorluk Çağı sınırları bir kenara konursa, bölgenin daha erken dönemlerdeki sınırlarının adlandırmaya dayalı bir şartlanmanın etkisi altında kaldığı görülür. Pamfuliya adı Helence’dir. Helence’de Panphulia ve Pamphulia şeklinde yazılışları görülür. Latince Panfilia, Pamphylia ve Pamphilia şeklinde yazılışlarına rastlanır. Bu yer adının Anadolu’nun daha eski evrelerine ait yer adlarıyla bir ilişkisi olmadığı çok açıktır. Helencedir ve anlamı ancak Helence üzerinden anlaşılmaktadır. “Tüm halklardan olan insanların yaşadığı memleket” gibi bir anlama gelmektedir. Ayrıca Helen “Soylar ve Boylar” teorisine göre Dor boylarından birinin adı Pamphulos’tu. Bunun dışında, çeşitli antik kaynaklar Pamphulia adını Mopsos’un kızıyla veya Kabderos’un kızıyla veya Rhakios ve Manto’nun kız kardeşiyle ilişkilendirmektedir. Doğal olarak bunlar efsanedir, ama Plinius Mela bu konulardan yola çıkarak Pamfuliya’nın daha önceki adının Mopsopia olduğunu söylemektedir. Bu yaklaşımlardan tarihi bir değerlendirmeye ulaşmak olanaklı değildir.

Pamfuliya adının Demir Çağının başında veya Arkaik çağda bölgeye gelen göçmenlerin “karışık halk” dokusunu ifade etmek için Helen entellektüelleri tarafından lanse edilmiş olabileceğini kabul etmek daha uygun bir yaklaşım olabilir. Nitekim bölgenin bu yönü kaynaklarda belirgin bir şekilde vurgulanmıştır. Strabon, Coğrafya XII 7.2’de “Pamfuliyalıların Kilikiyalılarla pek çok açıdan ortak özellikler gösterdiğini” söylemektedir.

Suedra kentinde ele geçen bir kehanet yazıtında “karışık milletlerin ülkesinde yaşayan siz Suedra Pamfuliyalıları…” denmektedir. İfadelerden de anlaşılacağı üzere bölge adı bir adlandırma koşulunun etkisi altındadır.

Tarihi açıdan “Pamfuliyalı” adını taşıyan bir halk yoktur, Helence bu anlama gelen Pamphulios” sözcüğü belirli bir etnik grubu göstermez, “Pamfuliya bölgesinde yaşayan, ikamet eden kimse” anlamına gelir. Bir Sideli ile bir Aspendoslu arasındaki farka işaret etmez, her ikisini de aynı soydan kimselermiş gibi gösterir. Hâlbuki dil özellikleri açısından ele alındığı zaman bir Aspendoslu ile bir Sideli birbirlerine tamamen yabancı kimselerdi. Bu nedenle Pamfuliya’nın Roma Çağı öncesi evrelerinin incelenmesinde en belirgin rolü dil incelemeleri tutmaktadır.

Perge’de bulunmuş, M.Ö. 6. yüzyıl civarına tarihlenen bir kap parçası üzerinde belgelenmiş olan yazı ve dilin niteliği henüz bir görüş öne sürülmesine yetmemektedir. Bu açıdan bölgenin bu çağdaki dilleri ve halkları başka kaynaklar aracılığıyla tartışma konusu edilmektedir.

Bölgenin erken dönem halkı (substratum) Luvi etkisinde bir güney Anadolu halkıydı. Bunlardan bize her hangi bir belge kalmamıştır. Ancak varlıkları bölgedeki Helen lehçesi üzerindeki etkiden anlaşılmaktadır. Olasılıkla etkin bir siyasal birlik oluşturamadıkları için zamanla Helenlere karışmışlardır.

Bölgenin hakkında nispeten çeşitli görüşler öne sürülebilen kalabalık halkı Helenlerdi. Bunlar İyoniya ve Atina’da kullanılan alfabe niteliğindeki Helen yazısından kısmen farklı bir yazı kullanmışlardır. M.Ö. yaklaşık 5. yüzyılın son çeyreğinden Roma İmparatorluk Çağına kadar olan evrede bu dil ve yazıya ilişkin belgelere rastlanmaktadır. Belge türleri genellikle kent sikkeleri, mezar taşları, amfora kulp baskıları ve çeşitli anıtlardan oluşmaktadır. Bunlar genel olarak Aspendos ve Perge arasında kalan topraklarda, kısmen Mısır’da ve nadiren de çeşitli bölgelerde ele geçmiştir.

Pamfuliya Helenleri, karşılaştırmalı dilbilim metodlarına göre, Anadolu’daki en eski Helen gruplarından birini oluşturmuşlardır. Bunların dilinde Mukenlerin ve Dorların dil özelliklerinden bazılarına rastlanmaktadır. Bu nedenle M. Ö. birinci binyılın başlarında Anadolu’ya göç etmiş oldukları kabul edilmektedir. Bunlar Anadolu’da karşılaştıkları insanlarla iç içe geçmiş, onların inanç ve çeşitli kültürel özelliklerinden etkilenmişlerdir.

Silluon kentinde bulunmuş ve M.Ö. 4. yüzyıla tarihlenen bir yazıt aracılığıyla kentin yönetiminin bir “yaşlılar konseyi” aracılığıyla yürütüldüğü öğrenilmektedir. Bu yönetim şekli daha çok kabile düzeyinde yaşayan halklar için uygundur. Platon’un Devlet kitabında (X 615 c) Ardiea adında birisinin binyıl önce bir Pamfuliya kenti tiranı olduğu söylenmektedir. Bu ifadeden çeşitli Pamfuliya kentlerinin erken dönemlerde tiranlıklarla yönetildiğini ima etmektedir.

Herodotos, M.Ö. 6. yüzyılda Pamfuliya’nın Anadolu’nun diğer bölgeleri gibi Ludiya kralı Kroisos’un eline geçtiğini söylemektedir. Ancak Perslerin Kroisos’u yenmesi üzerine Pamfuliya Perslerin eline geçmiş, Pers ordusuna asker sağlamış ve vergi ödemişlerdir. Pamfuliya’da o çağda yekpare bir bölge rejimi yoktu. Halklar ve kentler dağınık ve müstakil yönetimlerin elindeydi. Olasılıkla Anadolu’nun Persler tarafından ele geçirilmesinden sonra Pamfuliya bölgesi de bir satraplığa bağlanmış olabilir. Bu satraplığın hangisi olduğu tam olarak bilinmemektedir, ancak SuriyeKilikiya-Kıbrıs eksenli bir yönetime bağlı olması tahmin edilmektedir.

M.Ö. 466 yılında Atinalı amiral Kimon, Persleri Köprüçay’da (Eurumedon) bozguna uğratmıştır. 425’deki Atika Deniz Birliğine bağlı kentler arasında olasılıkla Aspendos da yer alıyordu, ancak statüsü daha sonradan değişmiştir. 411’de Tissafernes’in donanması burada barınıyordu. M.Ö. 362 yılı civarındaki Satrap İsyanı sırasında Pamfuliya’daki Helen kentleri savaşa kapılarını kapatmışlardır.

Makedon Aleksander M.Ö. 334/333 yılı kışında Perge, Aspendos ve Side kentlerine uğramıştır. Komutanlarından Nearkhos’u Lukiya ve Pamfuliya olarak atadığını da söylenir. M.Ö. 295 yılı civarında Seleukos, Kilikiya ve Pamfuliya bölgelerini ele geçirmiş, bugün Manavgat’ın kuzeyinde bulunan Oymapınar barajı yakınlarındaki Seleukia kentini kurmuştur. Ancak çok geçmeden Pamfuliya bölgesi Mısır kökenli Ptolemaios’ların eline geçmiştir.

Philadelphos zamanında Alanya istikametinde kalan Ptolemais kenti kurulmuştur. Bölge uzun yıllar Suriye ve Mısır’daki krallıkların güç gösterisi altında varlığını sürdürmüştür. M.Ö. 197 yılı civarından itibaren bölge önce Antiokhos’un, daha sonra da Romalı komutan Manlius’un eline geçmiştir. 188’de Apameia Antlaşmasıyla bölgenin önemli bir bölümü Bergama kralı Eumenes’in egemenliğine geçmiştir. Bergama kralı II. Attalos Philadelphos zamanında (159-139) Attaleia (Antalya) kenti kurulmuştur. Bergama krallığının Pamfuliya üzeindeki haklarını Roma devletine devretmesi üzerine bölge Romalıların eline geçmiştir. M.S. 43 yılında İmparator Claudius, Lukiya ve Pamfuliya’yı birleştirerek bir Roma eyaletine dönüştürmüştür.

You may also like...