Yörüğün Giyinişi
Yörük elbise ve kıyafeti şehirliden hatta köylüden daha milli ekonomiye uygundur. Üzerinde pek az elbise ve gerekli şeyler Avrupa malıdır. Büyük bir kısmı hep milli mal ve kendi üretimidir. Yörük mahlıc dediği pamuğu pek sever. Yayladan dönüşünde pamuk eken köylüden yünle, yağla, peynirle, beyaz kuru fasulye ile takas usulüyle veya satın alarak mahlıc tedarik eder.
Yörük kadınları “Çarh” denilen çıkrıkla pamuğu eğirerek bulunla gömleklerini, donluklarını dokuyup hazırlarlar. İç donu ile gömleği bu bezden dokuyup giyerler. Mintanları Burdur, Kadıköy alacaları veyahut Avrupa üretimi ketenlerdir. Bellerine şal veya şal taklidi kuşak, ayaklarında menevrek denilen siyah yünden bizzat yaptıkları ipeklilerle yine bizzat dokudukları bir nevi kumaştan mamul don ve üzerlerine yine bu kumaştan mamul kebe giyerler. Ayakkabıları çok zaman ölen sığır, beygir ve develerinin gönlerinden yapılmış çarık veya bazen yerli deri ustalarının üretimi olan yemenilerdir.
Erkeklerin başlarında şapkadan önce fes üzerinde hemen hemen genellikle denilecek şekilde gelişigüzel sarılmış abani sarık bulunurdu. Şimdi bu günlerde keten veya ince kumaştan dikilmiş kasketler veya yünden mamul yerli fötr taklidi şapkalar vardır. 1925 yılında Antalya Meclis-i Umumisi tarafından kabul edilip güçlü bir yaptırımı olmadığı için tamamıyla uygulanamayan genel kıyafet talimatnamesi gereğince ilk zamanlarda yapılan takibat nedeni ile bir kısım Yörük hazır elbiselerden setre pantolon takımı almak zorunda kalmış ve eskiden beri var olan kıyafetteki düzen bozulmuştur. Avrupa’nın çürük ot kumaşlarından yapılan bu ucuz hazır elbiseler az bir zamanda parçalanmış, parasını bir daha heder etmek istemeyen zavallı Yörük bunu gelişigüzel yamayarak acayip bir halde giymek zorunda kalmıştır. Zaman şehirli ve köylü sınıflarına mahsus, her sınıfı ilk bakışta tanıtacak, kıyafet şekilleri uygulamaya konuluncaya kadar bu kargaşa devam edecektir. Yağmurdan soğuktan korunmak için “Kepenek” adı verilen omuzlarından birleştirilmiş ortası açık iki kat bir keçe giyerler.
Yörük kadınları; paçalarından yukarısı bir karış kadar eğimli alaca veya basmadan diktikleri paçaları topuktan iple boğulan don, keza alaca veya basmadan mamul üç etek, göğsü açık entari, kendi imal eyledikleri pamuk bezden yapılmış diz kapaklarından aşağıya kadar uzanmış önünden etekleri boyalı ip veya ipeklerle “hesab” denilen geometrik şekillerle işlenmiş gömlek; kadife, çuha veya diğer düz renk bir kumaştan dikilmiş kebe giyer ve bellerine şaldan kuşak bağlarlar. Başlarına yazmadan çeki ve kısa fes giydikleri gibi mücessem denilen diğer yün yazma ile başlarını gerdanları altından boğçalarlar, bu boğçalama işi tesettür vazifesini de görmek içindir. Çarşıya pazara giderken erkeklere görünmesi mümkün olduğu zamanlarda “Öncek” denilen siyah veya beyaz yünden dörtgen şeklinde dokunmuş bir nevi peştemali de bellerinden aşağıya bağlarlar. Yörük kadınlarının yüzleri, göğüsleri daima açıktır. Pek nadir olarak göğüslerini boyundan bele kadar yalnız göğsü kapatacak büyüklükte bir nevi önlük ile kapatırlar.
Çorapları daima yerli üretim alacalı veya düz yün çorap olup ayaklarına çarık veya yemeni giyerler. Yörük kadınlarının giydikleri üç entarilerin kolları dar ve bileklerine kadar uzun olup kol yenleri balık ağzı biçiminde entarinin bedeni keza dar olup önü hemen zorla birbirine kavuşur. Belden aşağı yanlarında iki eteğini toplayarak kuşaklarına sokar ve yalnız arka eteği kalır. Eteklerin ucu ekseriya çıkın vazifesi de görür.