Antalya Lisanı

Biz Antalyalı’yız, eğri oturur, doğru söyleriz. Hayır, tam tersine doğru oturur eğri söyleriz. Zakkum’a zıkkım deriz, veledizinaya veledizne deriz, Zerdalilik’e Zerdelilik deriz, biraz demez bicez deriz, nehaber demez, nabar deriz. Bir çocuğu sırtına almaya ebiştirme deriz, bir defa demez bikez deriz. Korkunca “Ödüm Sıttı” deriz. Artık demez, gari deriz. Hayret ifadesi olarak ene, abuu deriz. Ağabey demez, agam deriz. Yüzmeye çimme deriz. Uçurtmaya bayrak deriz, küfretmek istediğimizde adıbatasıca, canı cehenneme deriz. Babaya buba deriz, anneye ana, ablaya aba deriz. Uzak demez ırak deriz. Helvaya halva deriz. Meçikli deriz, ondan sonra demez, ondan keri. Ekşiyi  çok severiz, yufkadır ekmeğimiz, saçta pişer böreğimiz. Biz Antalyalıyız, doğru oturur, eğri söyleriz.

Tarık Akıltopu

Sadece Antalya çoğrafyasında karşılaşabileceğiniz bazı kelimeler ve anlamları

Abuu : Sevgi, hayret gibi hisleri anlatan cümlelerin başında kullanılan ünlem.

An : İki tarla arasındaki sınır

An kakmak : Tarla arasındaki sınır hattını bozmak

Avkalamak : Ovmak, ovalamak

Apappak : Bembeyaz.

Aydaş : Zayıf, ince, cılız çocuk.

Belertmek : Gözlerini irileştirmek.

Borana : Yoğurt ve yumurtadan yapılan yöresel bir yemek.

Buymak : Üşümek.

Cımık/Cımıcık : Az, çok az miktarda.

Cimcirmek : Çimdiklemek.

Cive : Pirinç, domates, biber, fesleğen ve sarımsakla yapılan yöresel bir yemek.

Camekan : Sera

Cırmık atmak,cırmalamak : Tırnakla yaralamak

Çilemek : Serpmek

Çileştirmek : Yağmurun çiseleyerek yağması

Çıkla : Sırf, safi.

Çintmek : İnce ince doğramak.

Delbek. : Def benzeri bir çalgı.

Dıgıcık : Az miktar istemek

Duma : Nezle, Grip, Soğuk Algınlığı.

Ebe : Nine

Ece : Ağabey

Elganim : Sakin, kötülük düşünmeyen, sevecen, mülayim ve uysal kişi

Ebişmek.. : Birinin sırtına binmek.

Endereye. : “Oraya, o tarafa” manasına gelen bir zamir.

Endeki. : “O” manasında kullanılır.

Eftiklenmek. : Huylanmak.

Ene. : Hayret ifade eden bir ünlem.

Fitçi : İnsanlar arasında laf taşıyarak geçimsizliğe yol açan kimse.

Gaari : Artık Galesiz : Çevresinde olup biten hadiseleri umursamayan, tepkisiz kalan, gamsız Gavlamak : Derisi soyulmak

Hangırda. : Nerede

Hapaz : Avuç dolusu

Heyye : Evet

Hışdınmak : Boş vermek

Imsık : Pısırık, pasif, uyuşuk.

Iravuk : Yardımcı veya ortak.

Irgalamak : İlgilendirmek

İlenmek : Beddua etmek

Gıpçık : Yerinde duramayan, haylaz çocuk.

Kayası mısın : “Keyfimin kahyası mısın?” cümlesinin dönüşmüş halidir, “işime ne karışıyorsun ” manasına gelir.

Katmak. : Özellikle bu yörede çay ve su doldurmak fiillerinin yerine kullanılır.

Kavurga.. : Patlamış mısır.

Matuflamak : Bunamak.

Mobal boynuna : Vebali boynuna, günahı boynuna

Mostra : İşe yaramaz

Naal : Nasıl

Nekbet.. : Suratsız, sevimsiz, gıcık, huysuz, asabiyeti yüzüne vurmuş olan kimse.

Oku / (Okuluk) : Düğüne çağrılacak kimselere gönderilen davetiye mahiyetindeki hediye.

Ödü sıdmak : Çok korkmak.

Öndüün : Önceki gün.

Palaspandıras : Apartopar, yeterince hazırlanmadan

Samıt : Konuşma ya da duyma engelli kimse

Senit : Yufka ekmeği, bazlama, börek açmak için kullanılan; yer sofralarında üzerinde yemek de yenen yuvarlak ve ayakları olan ahşap ev gereci.

Sinlenmek. : Saklanmak, gizlenmek.

Şırkmak. : Ezmek.

Tıpıldamak : Bir yerden bir başka yere hızlıca gitmek -gidivermek-.

Tingedek düşmek : Şaşırıp irkilmek

Tüngümek : Hoplayıp zıplamak.

Urba. : Giysi.

Ünnemek : Seslenerek çağırmak.

Yamşalamak : Bir kimsenin söyleyişini alaya alarak taklit etmek.

Yeğni : Hafif/Kendini Bilmez

Yel : Romatizmal Ağrılar

You may also like...