Bölgedeki Yörük Obaları

Yörükler, öteden beri bir köy halkı gibi belirli bir miktar hısım ve akrabanın teşkil ettiği bir oymak, ayrı bir oba halinde hep ayrı ayrı isim almışlardır. Bazen bir genel ad altında çeşitli obaların da birleştiği bir gerçektir. Bunlar gösteriyor ki eskiden bu havali Yörükleri de doğu vilayetlerimizde ve Arabistan’daki kabileler gibi ayrı bir topluluk imişler. Fakat asırlar, Anadolu Yörüklerinin kabile his ve taassuplarını eritmiş, almış oldukları adlar, bir köy ismi gibi kendilerine ait olmaktan ibaret kalmıştır.

Karakoyunlu Yörükleri: Yörük isimleri içinde Honamlı gibi anlam ve adlandırma sebebini çözemediğim isimler olduğu gibi Adıgüzelli gibi oba içinde öne çıkan bir şahsa bağlananlar; Töngüşlü gibi bugün dilimizde kullanılmayan “Tonguç” Türk adını taşıyanlar; bazen Karakoyunlu gibi belirli bir alameti kendilerine ad olarak alanlar vardır. Tarihte bir Akkoyunlu ve Karakoyunlu olup bizim bu Karakoyunluların, tarihi Karakoyunlularla bağlarının bulunmadığı görülüyor. Çünkü yapılan araştırma gösteriyor ki bu Yörük topluluğu Adana’nın batısında eğleşen Bahşişli Yörüklerinden bu havaliye geçen 15-20 kadar hane halkından türemişler ve kendi aralarında bir görenek nedeniyle daima siyah koyun beslemelerinden bu adı almışlardır. Bugün 90 hane kadar vardırlar. Yazı Şarkikaraağaç’ın Çayır yaylasında, kışı da Manavgat, Serik, Antalya merkez kazalarında 15 saat süren uzunluktaki bir çevreye serpilmiş bir halde geçirirler. Siyah koyunların sıcağa pek az dayanıklı olması yüzünden ilkbaharda yaylaya göçmek için çadırı en önce yıkan ve son baharda da sahile en sonra inen Yörük topluluğu Karakoyunlulardır. Bu oymak bireyleri genellikle daha güçlü bünyeli, siyah gür sakallı olurlar. Sahilde ve yaylada pek dağınık oturmaları da gösteriyor ki; memlekette ilgilendikleri şeylerin hayvanları ve çadırlarından ibaret olduğu; göç! denince terzi gibi iğnesi başında kolayca göçecek ve izlerini kaybettirecek bir vaziyette oldukları için hükümetin takibinden kolayca yaka sıyırabildiklerinden toplumsal kurallara bağlılıkta daha geridirler. Uzun umumi harp ile istiklal harbi zamanında içlerinde askerlik yapmış, hemen hemen bir şahıs tanırım ki; o da uyanık bir babanın lise tahsiline kadar yükselttiği ihtiyat zabiti Subaşı Mehmet Efendi’dir. Ufak tefek hayvan hırsızlığı gibi suçları eksik olmazsa da aralarından çıkan bazı beylerin idaresiyle harp yıllarında taşrada oluşan otorite boşluğunda eşkıya türemesine meydan bırakılmamıştır. Bununla beraber eli silahlı delikanlılar, obalarına o devirlerde uygunsuz şahısların tecavüz etmelerine izin vermemiştir. Doğal yapılarında diğer Yörüklerden daha açık bir cesaret ve bahadırlık mevcuttur.

Hacıeseli (Hacıisalu) Yörükleri: Vilayetin Manavgat ile merkez Antalya kazasında bu adı taşıyan iki mahalle vardır. Bu iki mahallenin vaktiyle bir mahalle olması çok muhtemel ise de ayrılış zamanları geçmişin içinde uzak bir devre ait olmalı ki; her iki mahalle de diğerini tanımamaktadır. Gerek Manavgat’taki ve gerek Antalya’daki mahalleler kısmen tarla ve ev sahibi olmuş ve köylüleşmiştir. Fakat bir tedbir olarak, daha doğrusu sahilin sıcak ve cehennem gibi havası, sahip oldukları hayvanları beslemek ve gütmek ihtiyacı, bunların da çadır sahibi olmalarını ve yayan olarak göçmeye devam etmelerini zorunlu kılmıştır. Köylüleşmiş demekle umumi ahlak ve vaziyetleri hakkında yeterli bir fikir verildiği düşüncesi dile getirilmiştir.

Töngüşlü Yörükleri: Serik kazasında 50-60 haneden ibaret olup toplu oturan ve yaylada Eğirdir kazası içerisinde “Ağıllı” mevkiinde belirli tarlaları bulunan bu Yörüklerde yöre ile bilhassa Eskiyörükler ile karışmış olmalarına rağmen fizyonomi itibarıyla diğer Yörüklerden ve yerliden bariz farklarla ayrıldıkları görülmektedir. Boyları orta, çehreleri oval, burun gaga biçiminde, sakal ve bıyık seyrek değilse de gür de denilemez. Netice olarak yerli köylülerden bile farklı hatlarla ayrılır alametler gösteriyor ki bunlar pek eski zamanda buraya gelmiş ve tamamen yerlileşmiş hakiki bir Türk oymağıdır.Çakal Yörükleri: Bunlar oldukça kalabalık bir oymaktır. Kısmen çiftçiliğe rağbet etmiş olduğundan Yörük hayatını terk etmeye pek meyillidir. Pek çok noktada Eskiyörüklerin Basırlı obası ile tam bir benzerlik gösterirler. 20-25 yıl önce bunlardan bir mahalle pek haşin ve uygunsuz vaziyetleriyle yörenin nefretini kazanmış olup; hükümetten ve yöreden gördüğü baskı üzerine Aydın havalisine göçüp gitmiş idi. Bunlardan başka Manavgat içerisinde Fettahlı, Saraçlı; Alaiye içerisinde Bahşişli, Keşaflı; Antalya merkez havalisinde Sarıkeçili, Karatekeli, Başındayoklu, Kurşunlu, Kömürcüler, Demirciler ve Yeniosmanlı gibi adlarla çeşitli Yörük oymak ve obaları mevcut olup her biri kışın Antalya’nın bütün sahillerinde, yazın Antalya vilayetinin kuzey hudutlarından aşarak Konya’nın Gavurgölü, Aladağ, Engili, Kızılviran; Isparta’nın Anamas yaylaları ile Burdur ve Denizli vilayetleri içlerinde vakit geçirirler.

You may also like...