Düden

Antalya’ya hayat veren, bütün Antalya platosunu sulayan, menbası Eğridir Gölü olan Düden Irmağıdır. Yeraltından gelen bu ırmak Kırkgöz’de ve Varsak’ta yerüstüne çıkar. Buraya Düdenbaşı derler. Bir kolu Kepez’deki hidroelektrik santralini çalıştırır. Varsak’dan çıkan kolu Yüksekalan Mahallesi’nden geçerek bir çok kola ayrılır. Bürün Antalya platosunu, şehrin bahçelerini sular. Şelale olarak falezlerde Akdenize dökülür. Düden’in esas kolu Kızılarık mahallesinden  geçince Meydan mevkiindeki Yediarık’a ayrılarak bahçeleri sular, değirmenleri çalıştırır. Bir kolu şehrin sokaklarından, kaleiçi’nin   sokaklarından, kalelerin dibinden arık olarak akar. Değirmenönü mevkiinde şut yapan çay aşağıdaki Aklar’ın, Hacı Mustafa’ların, Çapacı’nın un değirmenlerini çalıştırır. Buradan sebze ve portakal bahçelerini sulayarak falezlerin üstünden   denize dökülür. Bir kolu Ziraat Bankası’nın olduğu yerden karşıya geçerek, Yenikapı Caddesi’ndeki kalelerin dibinden akar. Karaalioğlu Parkı’ndaki Burhanettin Onat’ın evinin önünden geçtikten sonra Adil Aşçıoğlu’nun buz fabrikasını çalıştırır ve şelale olarak denize dökülürdü. Haşim İşçan zamanında kalelerin dibinden akan bu su Atatürk caddesinin ortasından akıtıldı. Antalya’da arıksız sokak, havuzsuz ev yoktu.Hali vakti yerinde olanlar evlerinin bahçesinde Çancı Mehmet Usta’ya kuyu (sarnıç) yaptırırlardı. Çancı Mehmet Usta kuyunun içini horasan harcı ile sıvardı. Çancı Mehmet Usta’nın yaptığı kuyuların suyu tatlı olur derlerdi. Bu kuyular yazın buzdolabı vazifesini de görürdü. Yaz aylarında sepete konan yiyecekler kuyuya sarkıtılırdı. Yemek saatlerinde kuyusu olmayan komşuların çocukları ellerindeki maşrapa ile su almaya gelirdi. Yemeklerimizi kuyunun yanında beton zeminli avluda, yere serilmiş sofra örtüsünün üstüne konan sofrada, sivri sineklerle boğuşa boğuşa yerdik. Evet ne diyordum, Düden… Düden’in büyük bir kolu Antalya-Serik yolunun üzerindeki Çırnık köprüsünün altından geçer, Karahayıt denilen şimdiki havaalanının batısındaki geniş arazide ekilen karpuz tarlalarını sulardı. Bu göl karpuzları çok büyük ve kalın kabuklu olur, kabuklarından reçel yapılırdı. Bazı aylarda sular çok gelince köprünün altından geçemez, bütün civarı su basar adeta göl olurdu. Hatta sular yolun üzerini de örttüğü için ulaşım aksar, kayıklar görülürdü. Düden Irmağı’nın bir kolu da Şarampol’den geçer ki buradaki çaya Kanlı Çay denirdi. Bu çayın suyu derindi ve hızlı akardı. Bu çayda çok çocuk boğulduğu için bu ad takılmıştı. Bu çay Şarampol’den sonra Kızılsaray Mahallesi’nden, askeri kışlannn içinden, Cumhuriyet Caddesi’nin altından geçip, şimdiki Karikatür Sokağı’ndan şut yapıp aşağı dökülürdü. Oradaki un fabrikasını çalıştırdıktan sonra Gazhane binasının yanından denize akardı.

You may also like...