Antalya’da Otuzlu Yıllardaki Yaşam

1925-30’larda bilhassa yaz aylarında ıssız, sıcak, tehna bir memleketti Antalya. O aylarda şehrin 15-20 bin olan nüfusunun yarısı yaylalara giderdi. Antalya’nın o yıllardaki görüntüsünü bir şiirimle anlatayım.

Dokuzyüz Otuzlarda Antalya

Dokuzyüz Otuzlarda, Ağustos Aylarında,

Ahalisinin Çoğu Yaylalarda

Yaz Aylarında.

Tozlu Topraklı Yollarında

O Günlerde Görülen Manzara

Bazen Buğday Yüklü Develer

Bazen Su Taşıyan Eşekler.

Ağaçlarda Cır Cır Öten Böcekler

Kalelerde Soluyan Kertenkeleler

Havada Ucuşan Hacı Leylekler

Evlerimizde Saz Çalan Sivri Sinekler.

Yollarda Mezarlıklar.

Tek Tük Görülen İnsanlar

Dükkânlarda Uyuyan Esnaflar

Ayda Bir Duyulan Vapur Düdüğü Sesi

O Tarihde Antalya’nın

En Büyük Eğlencesi.

Yaz aylarında Antalya’da yaylalara gitmeyen Antalya’lı, geceleri Karaalioğlu Parkı’na, Fener kayalıklarına (şimdiki Talya Oteli’nin olduğu yere) gider, vaktini gece yarılarına kadar buralarda geçirir eve dönüp cibinliğin altına girmek istemezdi. Hele Yenikapı’da Lisenin yanındaki Rumeli’nden gelen Karaferya çingeneleri, Haşim İşçan’ın yaptığı Karaalioğlu Parkı’ndaki bankların üstünde uyur, geceyi orada geçirirlerdi. Bazısı da kenarından arık akan evlerinin önündeki toprak sokağı sular, süpürür, üzerine hasır serer geceyi orada geçirirlerdi. Evet yaz ayları böyleydi. Kış gecelerine gelince, hanımlar çoluk çocuk bir arkadaşının evine gider, burada yenir içilir, eğlenilirdi. Evlerde iplik helvası çekilir, tombala, yüksük oyunu oynanırdı. Ramazanda sütlaç yapılırdı. Erkekler genelde kış aylarında belirli büyük kahvelerde meddahları dinler, tombala çekilir, karagöz seyrederdi.

You may also like...