Pisidiya ve Pisidiyalılar
Bugünkü Antalya il sınırları içinde kalan önemli antik bölgelerden bir tanesi de Pisidiya’dır. Adı Hitit metinlerinde geçen Pedassa veya Pitassa bölgesi ile eştir. Helenistik ve Roma devirlerine kadar olan coğrafi sınırları, tarihi ve halk yapısı belirsizlik gösterir. Tarihi kaynakları ve belge niteliği zayıf ve yetersizdir. . Güneyde Antalya il sınırları içinde kalan sınırı batıda Termessos ve civarından başlamakta, dağlık alanı ve eteklerini izleyerek Akseki üzerinden Kilikiya ve İsauriya’ya ulaşmaktadır. Pisidiya adı, bir halk adı değildir. Bu adı taşıyan bir halk yoktur, bölgede yaşayan tüm insanları kast etmektedir. Strabon’a göre Pisidiya, erken dönemlerde ayrı ayrı kentlere bölünmüştü ve her kent bir tiran tarafından yönetiliyordu. Genel olarak savaşçı ve korsan insanlar olarak tanıtılmışlardır. Bu bölgede, özellikle Termessos ve civarında yaşadıkları söylenen Pisidiyalıların kökeni Herodotos’ta Solumalılarla ilişkilendirilmektedir. Tüm Pisidiya bölgesinde özgün bir dile ait kanıtlar yalnızca Eğirdir Gölü yakınlarındaki Timbriada da (Sofular) ele geçen yazıtlardır. Bu yazıtların diline literatürde Pisidce denmektedir, ancak oldukça az sayıdaki bu yazıtlara bölgede başka hiç bir yerde rastlanmamaktadır, bu nedenle bu yazıtların dilinin bir bölge dili olduğunu ve bölgede yaşayan halkların en azından büyük bir bölümünün dili olduğunu öne sürebilecek bir neden bulunmamaktadır. Bunları, tıpkı Side örneğinde olduğu gibi bir kent dili (Timbriada) olarak görmek daha doğru bir yaklaşım olabilir. Bunlar, oldukça geç dönemde, Roma İmparatorluk çağının 2. ve 3. yüzyıllarında yazılmışlardır. Yazı, o çağda kullanılan Helen yazısıdır. Dil özellikleri ise, Eski Anadolu Dilleri alanına işaret etmektedir. Pisidiya’nın karışık halk dokusunu bize gösterebilecek başka bir örnek de Selge’dir (Zerk). Selge’de Pamfuliya Helen lehçesinde sikkeler ele geçmiştir. Ancak Strabon’a göre Selgeliler “Pisidiya’da oturan barbarlardan (Helen olmayan kavimlerden)” oluşuyorlardı.
Pisidiyalıların Anadolu tarihinde önemli bir rolleri yoktur. Kendilerinden söz eden kaynakların sayısı bile oldukça azdır. Özellikle Termessos, Aleksander’e karşı gösterdiği direniş nedeniyle ön plana çıkmıştır. Roma İmparatoru Claudius döneminde özellikle topraklarının güney ve güney batı bölümü M.S. 43’de kurulan Lukiya-Pamfuliya eyaletine katılmıştır. Geri kalan toprakları, önce M.S. 74’de Galatiya-Kappadokiya eyaletine, daha sonra da 113’den itibaren yalnızca Galatiya eyaletine bağlanmıştır