Kalekapısı

Antalya’nın iskeleden sonra ikinci ticaret merkezi Kalekapısı’ydı. Şehrin topoğrafik yapısı da bunu gerektirmiş ve Antalya da bu merkez etrafında genişlemiş, yayılmış. Bu gün bile eskisi kadar olmasa da yine önemini koruyor. Şimdi gelin eski Kalekapısı’nı bir şiirimle anlatayım.

Kalekapısı

Kalekapısı Antalya’nın

Düğüm Noktası

Kalekapısı Demek

Eskiden Antalya Demekti

Anonslar Oradan Yapılır

Tellallar Orada Bağırır

Daraağacı Orada Kurulur

Eşkiyalar Orada Asılırdı

Saat Kulesinin Önünde

Faytonlar Park Ederdi

Kule Dibinde Yollar Çamur Deryası

Antalya’nın Kalbi Orda Atardı

Ticaret Merkezi Orası İdi

Oteller Orada İdi

İki Kapılı Han

Zincirli Han, Lonca Altı

Oradan İnilirdi İskeleye

Balık Orada

Ramazan Pideleri Orada Satılırdı

Açık Tezgahlarda Yaz Aylarında

Testere İle Kesilip, İp İle Bağlanan

Buz Kalıpları Oradan Alınır,

Öyle Gidilirdi Evlere

Odun Yüklü Eşekler

Buğday Yüklü Develer

Oradan Geçerdi

Antalya Demek, Kalekapısı Demekti

Orada Atardı Antalya’nın Kalbi

            Kalekapısı ile ilgili bir şiirimi daha okumadan geçemeyeceğim.

Ne Yapayım Ben

Kalekapısı Deyince

Kalelerle Kuleler Mi Gelir

Akla Sadece

Kalekapısına İnip De

Tellal Akif’i Görmezsem

Şufi’nin Çorbasını İçmezsem

Rastlamazsam Ali Zurari’ye

Sataşmazsam,

Yolsuz’a Sisi’ye

Uğramazsam, Turşucu Hamdi’ye

Dönerci Hakkı Usta’nın

Dönerini Yemezsem Börekçi Hamza’nın

Böreğini Ne Yapayım

Ben Kalekapı’nın Böylesini

You may also like...