Bir Anısı

Sene 1950 Koca Konfeksiyonun bitişiğinde Mehmet Konuk ve ortağı otomobil acenteliği yapıyorlardı. Ben o tarihte onlardan taksitle bir otomobil  satın aldım. Arabayı bana acentenin önünde teslim ettiler. Ben hayatımda ilk defa direksiyon başına geçerek arabayı çalıştırdım. Birinci vitesle lisenin yanındaki evimizin önüne getirdim. Hevesimi alamamış olacağım arabaya tekrar binip acentanın önünden geçerek, Konyaaltı yokuşunun başına kadar gittim. Tabii hep birinci vitesle ağır ağır. Acentedekiler beni görünce   “delirdi mi bu?” demişler. Evet üç ay ehliyetsiz araba kullandım. O zaman Kalekapısı’nda, üzerinde plaj şemsiyesi olan noktada, ahbabım Tevfik Çavuş duruyordu. Beni durdurdu, para cezası kesti. Ondan sonra ben Kalekapısı’ndan geçmez oldum. Pazar Hamamı’nın önünden kuyumcular çarşısına girip, Hükümet Caddesi’ni takiben çıkıyordum. Baktım bu iş böyle olmayacak, İtfaiye Amiri rahmetli Ali Ağa’dan (Ali Mut) sürücü ehliyeti almaya karar verdim. Dostlarım ve arkadaşlarım olan Ömer Kutsal ve İstanköylü Ahmet Ok’tan bana direksiyon dersi vermeleri için ricada bulundum. Ahmet Ok bir gün bana Konyaaltı yolunda ders verirken yüz metre önümden bir adam geçti,  ben heyecanlanıp öyle bir kornaya bastım ki, Ahmet Ok “Hop… hop…, şoförlüğün de bir adabı var, böyle adamın anasına küfreder gibi kornaya basılmaz” dedi ve ben bu olayı hiç unutmadım. O vakitler bir bende , bir Vali’de, bir de Ak Hüseyin’de otomobil vardı. Bilemediğim daha 3-5 kişide vardıysa o zaman Antalya’da çok çok on kişide otomobil vardı. Sonunda sürücü ehliyeti aldım. İtfaiye amiri Ali Mut bana  ehliyeti verirken “Amatör mü olsun, profesyonel mi” diye sordu. “Ben profesyonel olsun” dedim. Sonra Antalya’ya trafik gelince bu ehliyetim trafik ehliyeti ile değiştirildi.

You may also like...